Elya Şeytanı / Hasibe || Yazar Röportajı


1. Öncelikle röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için teşekkürler. Klasik bir soru ile başlayalım. Hasibe kimdir? Kendinizden kısaca bahseder misiniz?

1989 Konya doğumluyum. İlk, orta, lise eğitimimi Konya’da tamamladım. Yükseköğrenimime ülke değişikliği nedeniyle ara verdim. Eşimin memuriyeti dolayısıyla birkaç Anadolu şehri gezdikten sonra şuan aynı sebepten Almanya’nın Kuzey ren Vestfalen eyaletinde yaşamaktayım. Şuan yazarlık dışında bir iş yapmıyorum. Okuldan arta kalan zamanlarında prenses kostümleriyle evde dolaşıp sihirler yapan masal tutkunu iki kızım var. Hatta kendilerine ayakkabı denettirilmesinden yorulan komşularımız ve gün aşırı kendisine zehirli elma ısırttırılmak suretiyle zehirlenmeye çalışılan bir babamız var. Şimdilerde Elsa’yla Anna yeni idolleri. Dünyayı buza dönüştürmeye filan çalışıyorlar. Ne diyelim hakkımızda hayırlısı olsun =) Az konuşur çok dinlerim. Kitap okumayı, film seyretmeyi ve doğa gezilerini çok severim. Düsturum azim eşittir başarı, hayat felsefem; Mutluyken söz, kızgınken cevap, üzgünken karar verme…

2. Yazarlık serüveniniz nasıl başladı?

Yazarlık benim hep hayal ettiğim bir meslekti. İlk okuldan itibaren hikayelere ve masallara saplantılı biriydim. Şiir ve öykü defterlerim vardı. Böyle her yaprağına çiçekli böcekli stickerlar yapıştırır kutsal kitapmış gibi saklardım. Bağrıma bastırıp onlarla uyuduğum günler olurdu. Öykü, deneme ve şiir defterlerim hep oldu. Orta ve lise yıllarımda bu dallarda birçok derece ve ödüllere sahip oldum. İlk kitap çalışmam 2012 yılında oldu. Çevremde yazar, yayıncı ya da editör gibi meslek erbaplarından hiç kimse yoktu. Tamamen kendi çabalarımla dosyamı hazırlayıp bir yayın evine gönderdim. İki ay kadar süren bir bekleyişin ardından olumsuz cevap geldi ve bu cevap bana İsrafil sura üflemiş gibi bir yıkım yaşattı =) Bir yıl kadar yazılarıma küstükten sonra bu kadar küslüğün kâfi olduğunu düşünüp yeniden denemeye karar verim. Ve bu kez çaldığım kapıdan olumlu yanıt geldi.

3. Elya Şeytanı hikâyesi nasıl ortaya çıktı?

Elya şeytanı kitabımın kurgusu çok enteresan bir zamanda ortaya çıktı. Kitabımdaki Hikâyenin geçtiği ilçe olan Edremit beni hep cezbeden bir yerdi. Ve yaşanılacak yer olduğunu düşünürdüm Gezip görmek bir müddet yaşamak için şartlar uygun olmayınca programımıza zorla bir üç günlük gezi sıkıştırıp 24.06.2014’de bir gezi planladık. Büyük beklentilerle çıktığım üç günlük Edremit tatilim, her tatilcinin başına gelebilecek en kötü ihtimal ile neticelendi ve ilk gece mide üşütmesi sebebiyle soluğu acil serviste aldık.. Ne kadar şansız biri olduğumu düşündüğüm o gece, böbrek taşı şikâyetiyle gelen genç bir kızın doktorun yakasına yapışarak çektiği ıstıraptan ötürü ötenazi isteğini kabul etmeyen doktorun, anasına bacısına saydırmasını etrafımdaki herkesle beraber kahkahalarla izlemiştim. Büyük şanssızlık yaşadığımı düşündüğüm o gece roman karakterim Asi’yle karşılaştım. O gece ve otelde dinlenerek geçirdiğim diğer gece kurgusunu oturttuğum bu romanımın sahneleri birbiri ardınca kurulmuştu. Edremit tatiliminse iki günü hasta, üçüncü günü de araba camından Edremit’e veda ederek geçti. Ben bu ilçeye âşık oldum ama, gönlümce gezip göremediğim için romanımdaki Edremit’le gerçek Edremit birbirinden bağımsızdır. Bu nedenle tüm Edremitli dostlarımın affına sığınıyorum. Bulduğum ilk fırsatta yeniden gidip uzun uzun sokaklarında yürümek, güzel havasını solumak istiyorum. Sana da selam olsun saçları düz fönlü, yırtık kot pantolonlu, böbrek hastası küfürbaz kız… Sen o gece küfürle gökleri yerlere indirmesen, belki de bu kurgu benim hayal sınırlarıma bile uğramayacaktı. Umarım bu kitap bir şekilde bir gün eline geçer ve şahsına yazılmış bu sayfaları eğlenerek okursun. Hem de bu kitabın ilham kaynağı olduğunu bilmeden. Umarım seni insan kimliğinden soyunduran böbreğindeki o taş seni ebediyen terk etmiştir ve sağlığına hiç kaybetmemek üzere kavuşmuşsundur =)

4. Yayınevlerine yazdıklarınızı gönderiyor muydunuz? Yoksa yayınevi mi sizi keşfetti?

Yayın evine çalışmamı mail attım. Uzun bir inceleme sürecinin ardından olumlu yanıt geldi.

5. Kurgularınızı oluştururken hangi aşamalara dikkat ediyorsunuz?

Ne denli başarılı oluyorum bilmiyorum ama, insanların kendilerinden birilerini bulabileceği ve kendisini hikâyenin içine katıp, okurken yaşayabileceği hikayeler yazmaya gayret ediyorum. Seçtiğim cümleler ve betimlemelerle o sahneyi okurun gözleri önüne serebilmeyi amaçlıyorum. Hikâyelerimin Türk aile yapımıza, kültürümüze, özümüze uygun gerçekçi kurgular olmasına dikkat ediyorum. Çoğu kitapta maalesef aile gerçeği saf dışı bırakılıyor. Olaylar esas kızın ve adamın üstünden gelişiyor ve ben bu tür kurgularla gerçek hayat arasında bir bağ kuramıyorum. Bu bağ olmadan da kitabın lezzetini alamıyorum. Bizde aile temel yapı taşıdır. Kayınvalide, dede, teyze, dayı, hala olmayan bir ailenin olması bizim toplumumuzda pek mümkün değildir. Avrupa’da 18 yaşına gelmiş bir birey ailesinden kopar lakin Türk toplumunda evlensen bile annen sırtına havlu koyar =)

6. Tarzınız dışında farklı bir tür yazmak isteseydiniz bu hangi tür olurdu?
Romantik, komedi, dram sevdiğim türlerdir. Bunun dışında şu sıralar bilim kurguya merak saldım. Kısmet olursa bu konuda da bir kitap yazmayı planlıyorum.

7. Kitabınızın basılacağını öğrendiğinizde ailenizin ve çevrenizin tepkisi ne oldu? Neler hissettiniz?

Ailem ve ikinci ailem dediğim eşimin ailesi beni her zaman destekledi. İlk duyduklarında “Ne zaman böyle bir şeye kalkışacağını tartışıyorduk bizde” şeklinde cümleler kuruldu. Onlar böyle bir girişime kesin gözüyle bakarak bekliyorlardı lakin aile çevresi dediğimiz akraba i taallûkattan gelen “Ne yazıyorsun?” sorusu beni benden almış yerlere çalmış durumda. Buradan selam ederim hepsine =)

8. Yazdıklarınızda sizi yansıtan ya da gerçek hayattan esinlendiğiniz yönler oldu mu?

Yazdıklarımda beni yansıtan bir karakter yok. Ben dünyaya sanki karakterler düşleyip yazmak için gönderilmiş gibiyim. Toplum içinde yok gibi sessizimdir. Konuşmayı hep yorucu bulurum. Eşim bir kadın olarak türümün tek örneği olduğumu düşünür. Dinlemek ve gözlemlemek benim için her şeyin üstünde bir zevktir. Karakterlerim hayatın içinden gözlemleyip fikir sahibi olduktan sonra bir kalıba oturtarak şekillendirdiğim kişilerdir. Hikâyelerimi de gerçek hayatta olan veya olması muhtemel olaylardan derlerim.

9. Bir gün kitap çıkarma hayalleri olan hikâye yazarlarına söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Bu konuda çok mesaj alıyorum. “ On iki yaşındayım yazar olabilir miyim?” “On üç yaşındayım yazdıklarımı nasıl yayınlatırım?” Gibi mesajlar azımsanmayacak kadar fazla. Arkadaşlar öncelikle acele etmeyin. Bu yaşta yazar olmaz demek istemiyorum olur lakin bana kalırsa hayallerinizi bu kadar erken tüketmeyin. Çünkü birkaç yıla kalmadan yazdığınız hiçbir şeyi beğenmez hale geleceksiniz. Farklı kitaplar okudukça ufkunuz ve kelime hazineniz gelişecek ve yayınlatmak istediğiniz yazılarınızı gülerek okuyacaksınız. Bu konuda kabiliyetiniz varsa ve bu mesleği gerçekten hedefinize oturtmuşsanız kesinlikle acele etmeyin. Önce tüm Türk ve dünya klasiklerini okuyun. Bunları okuduktan sonra az çok tarzınız ve ne tür yazarlardan hoşlandığınızı keşfedip, o yöndeki yazarları takip etmeye başlarsınız. Bunun yanında az çok sinema kültürüne sahip olmalarını da tavsiye ederim. Özellikle kitaptan uyarlanan filmleri izlesinler. Tabi bunları yaparken seçtikleri zaman okul ve derslerinden arta kalan zamanlar olmalı. Bunun dışında ben İtalyan romantik müziklerini dinlerken, sokaklarda insanları incelerken yazacağım sahneler kendiliğinden oluşur. Bu şekilde kendilerine neyin ilham olduğunu keşfetsinler. Sürekli ellerinin altında bir ajandaları ve yazdığından emin oldukları bir kalemleri (Birkaç kez mağduriyet yaşadım) bulunsun. Ve “Yılmak” “Yorulmak” gibi kavramları hayatlarından çıkartıp azimli olsunlar. Bunlar benim naçizane tavsiye edeceğim birkaç şey.


10. Son olarak okuyucularınıza neler söylemek istersiniz?

Satırlarıma değer verip hikâyelerime konuk olan her bir okurum benim için çok kıymetli hepsini çok seviyorum. Sayfalarımda dolaşan ellerine, gözlerine dert değmesin diyorum. Hepsine kucak dolusu kalpçikler gönderiyorum. İstek, şikâyet, öneri ve görüşleri için bana dönmelerini bekliyorum. 

Pinterest shareGoogle Plus share

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI