Kalbim Sende Kalmış || YORUM


Selam 🙋
Kalbim Sende Kalmış'a aslında Kasım ayında başlamıştım ama fuarlar ve sınavlarım derken bitirmem uzun sürdü. Selvi Atıcı en sevdiğim Türk yazarlardan biri. Bu hatun ne yazsa okurum ben arkadaşlar. 😍 Selvi Atıcı her kitabında çıtayı bir tık daha yukarı kaldırıyor. Benim için yazdıkları ile ülke sınırlarını aşması gereken bir yazar. 😍 Selvi hatuna olan aşkımı ilan ettikten sonra kitap hakkında bir kaç bir şey söyleyebilirim. 😁 Kalbim Sende Kalmış ilk kelimesinden son kelimesine kadar beğenimi kazanan bir kitap oldu. Karakterleri, kurgusu, konusu, anlatımı ve akıcılığıyla herkese önerebileceğim kitaplar arasına girdi. Karakterlere bazı kısımlarda kızdığım da oldu. Yani seviyorsunuz birbirinizi gidip konuşun aşkınızı yaşayın yani. İşi yokuşa sürmek de ne demek? 😑 Ama en sonunda herşey tatlıya bağlandı. 😊 Ali'nin Arya'ya olan aşkı beni benden aldı götürdü arkadaşlar. O nasıl sevmek. 😍 Arya'nın da aşkını küçümsemeyelim. O da çok sevdi. Kitapta diğer karakterleri de görmek çok hoştu. O kısımları okurken çok mutlu oldum. Bu serinin bitmesi beni üzüyor ama yeni maceralar içinde sabırsızlanıyorum. Kapak tasarımı çok güzel değil mi? 😍 Eline, yüreğine, kalemine sağlık Selvi Atıcı 
😍 Son olarak herkese tavsiye ederim. 😘

Ali, onu öfkelendirmeye bayılıyordu. O öfkelendiğinde gözlerinin koyulaşmasına, yanaklarına tırmanan kana, minik yumruklarını sıkmasına… Eliyle, ipeksi saçlarını sertçe arkaya savurmasına! Ali, onun her şeyine bayılıyordu. Yüzündeki her bir çizgiye, bedenine, saçlarına, duruşuna… Hüzünlendiğinde buğulanan bakışlarına! Gülümsediğinde dudaklarının kenarındaki kırışıklığa ve gözlerindeki, o içinde kaybolmak istediği tarifsiz bakışlara… Kaşının hemen üzerindeki minik bene – Arya, o bene sinir oluyordu. Minicik burnuna ve kimi zaman o burnu kibirle kimi zaman da inatçı bir direnişle havaya kaldırmasına. Kararlılığının izlerini taşıyan köşeli çenesine… Ali, onu her şeyiyle seviyordu. Her satırını, her kelimesini, sesinin hangi tınıyla süslenirse süslensin berraklığını…
Pinterest shareGoogle Plus share

İntikamla Gelen || YORUM


Selam 🙋 Yeni bir yorumla geldim.

Jennifer Royce; daha yazdıkları kitap sayfalarıyla buluşmadan önce wattpad de hikayelerini okuyup hatta yalayıp yuttuğum, bitirmek için başından kalkmadığım, yeni bölümleri heyecanla beklediğim, yazdıkları ile beni kendisine bağlayan sevdiğim Türk yazarlardan biri. 😍 Bu hatun ne yazsa okurum ben arkadaşlar. 😍 Kitaplarını da herkese tavsiye ediyorum. 😆 Yazar hatunuma olan aşkımı ilan ettikten sonra yorumuma geçebilirim. 😊


İntikamla Gelen bitti ve çok güzeldi. 😍 Yazarın hangi kitabını daha çok sevdiğime karar veremiyorum. Sanırım hepsini ayrı ayrı çok seviyorum. Her kitabında çıtayı bir tık daha yukarı kaldırıyor. Daha öncede dediğim gibi benim için ne yazsa okurum dediğim yazarlardan biri Jennifer Royce 😍 Kitapta her şey dozunda, aşırıya kaçan hiç bir şey yok. Duygu yüklü, eğlenceli, aşk dolu ve çingene efsaneleri ile harmanlanmış güzel bir kurgu. Kitabın iç tasarımı ise beni benden alıyor. 😍 Falcon'ın Kayla'ya aşık olduktan sonraki değişimini, onun için yaptıklarını okumak çok keyifliydi. Kurgusuyla, karakterleriyle ve anlatımıyla ilk satırından son satırına kadar her şeyiyle beğendiğim bir kitap oldu. 💜 Canım yazarımın kalemi daim olsun diyor ve yeni hikayelerini, kurgularını merakla bekliyorum. 😍 Son olarak historical romance severlere tavsiyemdir. 👍

Pinterest shareGoogle Plus share

Sonsuz Sevgili || Black Dagger Brotherhood #2 ~ YORUM


Merhaba!
Sihirli Kitaplık Blog Turu olarak Sonsuz Sevgili kitabına tur düzenliyoruz.
Gelişmeler için bizi şu adreslerden takip edebilirsiniz. :)

- - - - - - - - - - - - - - - - - - 

Öncelikle Sonsuz Sevgili'yi ilk kitaptan daha çok sevdim. Kitapta sevmediğim bir karakter yok. Mary ve Yazıcı Bakire'ye bazı kısımlarda gıcık olsam da onları da seviyorum. Mary'nin kendini Rhage'den uzaklaştırma çabasına girmesi beni sinir etti. Yani bulmuşsun Rhage gibi çok seven adamı niye elinin tersiyle geri itiyorsun. Yazıcı Bakire'nin de kitabın sonunda Rhage'nin isteğini yerine getirmek için istediği bedel yüreğimi paramparça ediyordu neredeyse. Ama korktuğum başıma gelmedi. (=



Kara Hançer Kardeşliği seviyorum. Hem de her birini. Hepsinin ayrı bir hikayesi, ayrı bir havası var. Zhadist ise en merak ettiklerim arasında. Yazar bu kitapta onun hikayesinden biraz bahsetmiş. Bu bile yetti bana. Zhadist'e karşı sempati besliyorum. Her ne kadar korkutucu, vahşi ve gözü kara olsa da.. Onun hikayesini okumak için sabırsızlanıyorum. Özellikle kardeşi Phurry, Bella ve Zhadist aşk üçgeninde neler olacak merak konusu..

Rhage!
Adı bile yetiyor. Gözlerimden kalp fışkırıyor. Öyle çok sevdim bu karakteri. Onun fedakarlığı, aşkı, cesurluğu, Mary için göze aldıkları ile gönlümü fethetti. Kitapta fedakar, cesur, sevdiği için her şeyi yapmayı göze alan, sahiplenici, korumacı ve çok aşık bir adam göze çarpıyor. Evet, onun adı Rhage! (Bir dal Rhage alabiliyor muyuz?) ♥️


Rhage'ye olan aşkımı da satırlara döktükten sonra kitap hakkında değinmek istediğim bir kaç konuya geleyim. Çeviri ve redaksiyon sıkıntılıydı. Hemde öyle göze batmayacak cinsten de değildi. Göze batıyordu. Kitap sanki çeviriden geldiği gibi basılmıştı. Editör elinden geçmediği belli oluyordu. Çeviri de sıkıntılıydı. Kitapta "giçinde" diye bir kelime geçiyor. İlk başta yanlış yazıldı herhalde diye düşündüm. Bir anlam veremedim. Ama ilerleyen sayfalarda sürekli karşıma çıktı ve bu durum beni rahatsız etti. "Giçinde" yerine başka bir kelime kullanılabilirdi diye düşünüyorum. 


Kapak tasarımı ise şahane! Orijinal kapaktan daha güzel ve sürekli kitabı elime alıp bakma isteği oluşturuyor bende. Kitap oldukça akıcıydı. Kitapta aksiyon, macera, aşk.. Ne ararsanız var. Yukarıda da bahsettiğim bir kaç pürüz dışında ben kitabı oldukça sevdim arkadaşlar! Ve okumayan herkese tavsiye ederim. ♥️
Pinterest shareGoogle Plus share

35. TÜYAP FUAR MACERASI / 2016


Merhaba!
Nereden başlasam bilemiyorum. Benim için dolu dolu geçen bir fuar oldu. Benim için yorucu geçti. Ama inanın yorgunluğuma değdi. O ortam yetiyor. Kitap kurdu olan yeni insanlarla, yazarlarla tanışmak çok güzel bir his. Sizinle ortak bir payda da buluşan insanlarla yüz yüze görüşmek çok güzel bir his. Fuarları bu yüzden çok seviyorum. Görüşüp, tanıştığımız, tanışamadığımız, gelen gelmeyen, beni yalnız bırakmayan herkese teşekkür ederim. :)

Fuar boyunca Mendirek Yayınlarında görev aldım. Fuarı genel olarak değerlendirdiğimde hafta içi çok yoğun geçmese de hafta sonu oldukça kalabalıktı.Özelikle son hafta bir dakika bile oturmadım. Sürekli ayaktaydım. Ama yine de o ortam insana enerji veriyor. 

Fuardaki indirimler konusuna gelecek olursak; pek indirim yoktu arkadaşlar. Belli başlı yayınevleri dışında indirim yapan yayınevi yoktu. Aspendos Yayınlarında 10 TL'lik kitaplar vardı. Dokuz ve İndigo Yayınlarında da aynı durum söz konusuydu. Martı ve Novella zaten indirimleri ile gönlümüzün yayınevi. Dex Yayınlarında da bazı kitaplar da 5 - 10 - 15 TL'lik indirimler mevcuttu. Yeni çıkan kitaplarında yanlış hatırlamıyorsam %20 indirim vardı. Pegasus Yayınları ise fiyatları ile cüzdanımızı yakıp kül ediyor. Ben yayınevinden kitap almadım. Şöyle bir bakıp geçtim arkadaşlar. Kimse kusura bakmasında bir kere okuyup sonra rafa kaldıracağım kitaba 40 TL para veremem. Onun yerine gider başka yayınevlerinden istediğim kitapları alırım. 

Nemesis Yayınları bu fuar beni oldukça şaşırttı. İndirimleri ile uğrak yerlerimden biri olan Nemesis Yayınları bu fuar indirim yapmamıştı. Ciltli kitaplarını 20 TL ciltsiz kitaplarını 15 TL'den veriyorlardı. Nemesis Yayınlarından alacağım kitaplar vardı fakat beklediğim gibi indirim bulamayınca sadece göz atmakla yetindim. Olmadı Nemesis, yakıştıramadım sana. :(

Agapi Yayınlarında 10 TL'lik kitaplar mevcuttu. Diğer kitaplarında ne kadar indirim vardı hatırlamıyorum. İndigo Yayınlarında 10 - 15 - 20 TL'lik kitaplar mevcuttu. Diğer yayınevlerine göre indirimleri uygundu bence. Ephesus Yayınlarında da yanlış hatırlamıyorsam %25 - 30 indirim mevcuttu. Çok istediğim kitaplar olunca görür görmez aldım. Mortena Yayınlarında da pek bir indirim yoktu. Ama çok istediğim kitaplar olunca almadan duramadım. :D

Gelelim sahaflara. Bu yıl pek fazla sahaf yoktu arkadaşlar. Ve bu durum canımı sıktı açıkçası. Ben sahaflardan eksiklerimi tamamlarım diyordum. Ama aradığımı bulamadım. Hem sahaf yoktu hem de çok fazla çeşit kitap yoktu. Umarım diğer fuarlarda bu açığı kapatırlar.


Genel olarak baktığımda belli başlı yayın evleri dışında pek indirim yoktu. Fuarla ilgili değinmek istediğim bir konu var. İnsanlarda fuar bilinci oluşmamış arkadaşlar. Kitap almaya geliyorlar ama istedikleri kitabın yazarı kimdir, hangi yayın evine aittir bilmiyorlar. "Şu kitap sizde var mı? Şu kitabı nereden bulabilirim?" tarzı o kadar çok soruyla karşılaştım ki.. Bildiklerimden yola çıkarak yardımcı olmaya çalıştım. Ama bu böyle olmaz. Yapmayın! Bir kitap arıyorsanız hangi yayın evi ve yazara ait olduğunu bilin ki kendinizi de başkalarını da zor duruma düşürmemiş olursunuz. Bu da benim naçizane fikrimdi. (=

Fuar ile ilgili görüşlerim bu kadar. Fuarda aldığım görselleri de satır aralarında paylaştım. Benim için dolu dolu geçen güzel bir fuar oldu. Yeni fuarlarda, yeni yazılarımda görüşmek üzere..

Okuduğunuz için teşekkürler. (= 
Pinterest shareGoogle Plus share

Kitap Alışverişi#10


Merhaba.
Uzun zamandır bloga yazI girmiyordum. 
Bende yaptığım alışverişleri derleyip yayınlamaya karar verdim. 
Instagram hesabımda daha aktifim. Beni oradan takip edebilirsiniz. :)


İlk durağımız Kitap Sihirbazı. 😊 
Kitap Sihirbazında indirimleri görünce Bir Otakunun Dünyası ile dayanamadık ve ortak kargo yaparak sipariş verdik. 😇 Hata benim uzun zamandır merakla beklediğim bir kitaptı. 9.90 indiriminde görünce hemen kaptım. 😁 Kaleydoskop Kalpler yeni çıktı bildiğiniz üzere. Onu da indirimde görünce şaşırdım ve hemen ekledim sepete. 😁 Sadakat ise serinin üçüncü kitabı. Ama bende ikinci kitap olan Sığınak yok. 😩 Bir türlü indirime düşmedi o kitap. Sadakat'i görünce hemen ekledim onu da sepete. Serinin ikinci kitabını da elbet bir gün tamamlarım. 😊 Bu arada K.A.Tucker'ın ''Lanetli" serisini öneririm. 😊 Kitap sihirbazı siparişimden de memnun kaldım. Kitaplar hemen temin edildi. Kısa sürede elime ulaştı ve hasarsız bir şekilde geldi. Kitapsihirbazı güzel indirimleri olduğu zaman alışveriş yapmayı düşüneceğim siteler arasına girdi. 
Pinterest shareGoogle Plus share

Sürgün Çocuklar || Kitap Tanıtımı



Yetim Değilmişiz Meğer…

Daha küçücük birer bebekken Fred adındaki yetişkinler tarafından güvenlikleri için anne ve babalarının yanından alınıp Fredkent'e getirilen çocuklardan biri olan Rosi, geçen on iki yılın ardından küçük kardeşi Bobo ve diğer çocuklarla birlikte ailelerinin yanına geri gönderileceklerini haber alır. Bir yandan yıllar sonra gerçek evlerine, gerçek anne ve babalarına kavuşacakları için heyecanlanırken bir yandan da alıştıkları hayatı ve Fred anne-babalarını bırakacakları için üzülüp endişelenen Rosi, yeni evlerine vardıklarında endişelerinde pek de haksız olmadığını görür. Yıllardır ayrı kaldıkları yuvaları hiç de beklediği gibi değildir, gerçek anne ve babaları da öyle. Fredler tarafından, diğer tüm çocuklar gibi, sonsuz bir anlayış ve şefkatle büyütülen Rosi, gerçek anne ve babasının ona düşman gibi davranıp şiddete başvurmaktan hiç çekinmediği bu ürkütücü yerde küçük kardeşi Bobo'yu korumaya ve gerçekte neler olup bittiğini ortaya çıkarmaya kararlıdır. Ne var ki gerçekler on iki yaşındaki bir çocuğun anlayamayacağı kadar korkunçtur.

Sayfa Sayısı: 307
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
Yayınevi: GO!



Pinterest shareGoogle Plus share

Pablo Escobar Benim Babam || Kitap Tanıtımı



Bir gece La Iguana'dan çıkarken yanındaki arkadaşlarının asla unutamayacakları bir şey söyledi babam. Ciddi ve kararlı bir tonda çıkmıştı sesi. “Otuz yaşıma geldiğimde bir milyon pezo kazanmamış olursam, kendimi öldüreceğim!”
Yirmi altı yaşına geldiğinde, kendisini öldürmesine gerek kalmamıştı.

 
Benim doğduğum günden, onun öldüğü güne kadar babam benim arkadaşım, rehberim, öğretmenim ve güvenilir akıl hocamdı. Hâlâ hayattayken, ona gerçek hikâyesini yazması için zaman zaman yalvardım, ancak o bunu reddetti: “Grégory,” derdi, “tarihi yazabilmek için önce onu bitirmen gerek.”

Bu kitap kimseyi suçlamıyor. Bu kitap mutlak bir gerçek de değildir. Bu, babamın hayatına yakınlaşabilmek için bir araştırma, bir girişimdir. Bu, kişişel, özel bir incelemedir. Tüm erdemlerinin yanısıra tüm hatalarıyla bir adamın yeniden keşfidir. Bu kitaptaki anekdotların çoğu, yaşamının son yılında, ateşin başında hep beraber toplandığımız uzun ve soğuk geceler boyu bana anlattıklarıdır. Diğerleriyse, düşmanlarının hepimizi öldürmeye çok yaklaştıklarının anlaşıldığı zaman bana yazılı olarak bıraktıklarıdır.

Babamla ilgili “gerçekler” kısmen bilinmektedir –ya da hiç bilinmemektedir. Ve bu yüzden onun hikâyesini anlatmak büyük bir risk içermektedir; onun hakkında söylenen kötü şeylerin çoğu doğru gibi göründüğü için bunlar muazzam bir sorumluluk duygusuyla anlatılmalıdır. Bu anlatılanlar, benim babamla ilgili olmasının yanı sıra, insanlık tarihindeki en kötü şöhretli mafya organizasyonunun başında olan bir insanın iç dünyasının kişisel ve derin bir araştırmasıdır.

Babama acımasız dürüstlüğünden dolayı minnettarım; onu net bir şekilde görmek, yaptıklarını asla savunmadan onu olduğu gibi bir adam olarak kabul etmek benim kaderimdi.

Ben, babasının yaptıklarıyla değil, sadece kendi yaptıklarıyla hatırlanmayı dileyen bir insanım. Umarım insanlar, bu hikâyeleri okurken benimle ilgili gerçekleri unutmaz ya da beni babamla karıştırmazlar. Ne de olsa, bu benim de hikâyem.

Yayınevi: Nemesis Kitap
Barkod: 9786059545075
Eser Adı: Pablo Escobar Benim Babam
Yazar: Juan Pablo Escobar
Türü: Biyografi
Yayına Hazırlayan: Hasret Parlak Torun
Çevirmen: Gamze Tokgöz
Kapak Uygulama: Başak Yaman Eroğlu
Kâğıt Kalitesi: 3. HAMUR 60 Gr.
Sayfa Sayısı: 400
Ebat: 13,5*21
Baskı Yılı: Kasım 2016 (1.Basım)
Fiyatı: 25 TL
Pinterest shareGoogle Plus share

Mazi ve Kumaştan Kalbe || Kitap Tanıtımı


* * * 



Çoğu zaman karar vermek zorunda kalırız.


Her ne kadar önemsiz gibi görünse de hayatımızı şekillendirecek kararlar…

Cansel de küçük ama sanıldığı kadar önemsiz olmayan bir karar anıyla yüz yüzeydi.

Zar zor ayarladığı iş görüşmesine giderken karşısına çıkan yaralı adam,ona yardım istermiş gibi bakıyordu.


Cansel'in önünde iki seçenek vardı:

Ya görüşmesini hiçe sayarak adamı hastaneye götürecekti, yada adamı öylece bırakıp iş görüşmesine gidecek ve bu vicdan azabıyla yaşayacaktı.

Nadiren ortaya çıkan iyilik melekleri yüzünü gösterip, kanatları ortaya çıktığında bir süre daha tek besin kaynağının makarna olacağını kabullenerek adama yardım etmeyi seçti.

Hayatını kurtardığı adam ise şirketinde onun için yer açmış Cansel'in üst komşusu olan kardeşine onu iş görüşmesine getirmesini söylemişti bile.Verdiği bu küçük, önemsiz gibi gözüken karar hayatını çoktan değiştirmişti.

Sayfa Sayısı: 464
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
Yayınevi: Eftalya Yayınları


Pinterest shareGoogle Plus share

Gizemli Erkek Avcısı || Kitap Tanıtımı


EROS, KENDİ KAZDIĞI KUYUYA DÜŞERSE…
Özgür ruhlu, sert, alaycı ve iş arkadaşlarının deyimiyle “tam bir cadı” olan Seçil Kaya, erkeklerin önünde diz çökmesine alışıktır. Çünkü o seçilmez, sadece seçer. Üstelik uzun ilişki denen şey asla ona göre değildir.

Yine de her zor kadını dize getirecek bir şövalye çıkar.

Seçil’in karşısına da o şövalye çıkmak üzeredir: Baran.

Baran’la karşılaştıktan sonra, hissettiği şeylerin adını koymakta zorlanan Seçil, yardım almaya karar verir. Çalıştığı dergideki köşe yazısında okuduğu Gizemli Erkek Avcısı, Seçil’in aklındaki soru işaretlerinin cevabını verebilecek gibi görünmektedir. Ancak Seçil bu cevaplara hazır mıdır?
Yayınevi: Nemesis Kitap
Barkod: 9786059545051
Eser Adı: Gizemli Erkek Avcısı
Yazar: Aylem Güngördü
Türü: Türk Edebiyatı
Yayına Hazırlayan: Hasret Parlak Torun
Kapak Tasarım ve Uygulama:Başak Yaman Eroğlu
Kâğıt Kalitesi: 3. HAMUR 60 Gr.
Sayfa Sayısı: 280
Ebat: 13,5*21
Baskı Yılı: Kasım 2016 (1.Basım)
Fiyatı: 18 TL
Pinterest shareGoogle Plus share

Anılar Ağacı || Kitap Tanıtımı



1945 yılı. Malatya’nın Darende ilçesi. Dönemin en nüfuzlu ve kalabalık ailesi, Köroğlu Ailesi.

Ailenin reisi Acar Köroğlu, dört çocuk babasıdır. Dördü de erkek olan çocukları büyüyüp evlenirler ancak hiçbirinin oğlu olmaz. Acar Köroğlu, erkek torun hasretiyle yanıp tutuşsa da, kız torunlarına da gözü gibi bakan bir dededir.

En büyük oğlu İlbars’tan olma torunu Ceren evlilik çağına geldiğinde talipler ailenin kapısını aşındırmaya başlarlar. Torununu evlendirme işi Acar Köroğlu’na kalmıştır, çünkü Ceren’in babası başka bir kadın için ailesini terk etmiştir. Hem babasızlıkla hem de babası gittikten sonra hayata küsen annesinin sıkıntılarıyla boğuşan Ceren, onu istemeye gelecek olan Muallim Turan’a kalpten bağlanır. Onu çok sever.

Turan da geçmişinde yaşadığı onca felaketten sonra ilk kez kendini yeniden mutlu hissetmiş, Ceren’e tüm varlığıyla bağlanmıştır. Ancak bu iki gencin bir araya gelmesini istemeyenler de vardır.

Hem Köroğlu ailesini hem de Muallim Turan’la Ceren’i büyük sınavlar beklemektedir. Umutları bir ağaç gibi köklerini toprağa salarken, hayat onların mutlu günlerini eski birer anı olmaktan kurtaracak mıdır?

Yayınevi: Nemesis Kitap
Barkod: 9786059545013
Eser Adı: Anılar Ağacı
Yazar: Naşide Gökbudak
Türü: Türk Edebiyatı
Yayına Hazırlayan: Hasret Parlak Torun
Kapak Tasarım ve Uygulama: Başak Yaman Eroğlu
Kâğıt Kalitesi: 3. HAMUR 60 Gr.
Sayfa Sayısı: 456
Ebat: 13,5*19
Baskı Yılı: Kasım 2016 (1.Basım)
Fiyatı: 25 TL
Pinterest shareGoogle Plus share

Yaz Tatilinde Okuduğum Kitaplar


Aslında bu yazıyı Instagram hesabımda paylaşmıştım. Ama burada da paylaşmak istedim. Geç de olsa.. 

* * *

Yaz tatilinde okuduğum kitapları paylaşmaya geldim. Yalnız Dünyanın En Şanslı Kızı bu listeye dahil değil. Ona başlamıştım aslında ama beni pek sarmadığı için yarım bıraktım. Bu resmi önceden çektiğim için bu listede yer alıyor. Yeni resim çekmeye de üşendiğim için bununla idare etmeyi tercih ettim. Bunların dışında dört tane de pdf olarak kitap okudum. Onların yorumlarına profilimden ulaşabilirsiniz. Wattpad den de okuduğum kitaplar var fakat onları paylaşma gereği duymadım. (Üşendi) 😛

Sonuç olarak toplamda 18 kitapla yazı kapatmış bulunuyorum. Benim için az bir sayı. Ama hiç yoktan iyidir tabi. Gelecek yaz daha fazla kitap okumak dileğiyle diyor ve yeni yazılarımda görüşmek üzere bu postu buraya bırakıp kaçıyorum. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

Kuzey Masalı || YORUM



Kitabın son sayfasını kapadığımda yüzümdeki aptalca sırıtışı engelleyemediğimi söyleyebilirim. İlk başlarda kitabın kurgusu ve anlatımı çok hoşuma gitti. Ajanlar, teknoloji ve gizem ilgi mi çekti. Beni rahatsız eden durumlarda olmadı değil. Karakterlerin 32-26 yaşında değil de 16-17 yaşlarında olduğu hissini verdi bazı kısımlar bana. Karakterlerin yaptığı şeyler, davranışları, aralarındaki diyaloglar bana çocukça geldi. Ben daha olgun davranışlar sergilemelerini bekliyordum. Gerçi iki karakter de çılgın olunca bu pek de mümkün değil. Bazı sahneler zorlama gibiydi. Hani olmasa da olurdu. Sanki fazla uzatılmış gibiydi. O kısımlarda sıkıldığımı söyleyebilirim. Ama yine de genel olarak baktığımda kitabı sevdim. Son bölümler çok eğlenceli ve tatlıydı. Zack ve Alex'in hikayesini okumak için sabırsızlanıyorum. Ve son olarak okumayanların bir şans vermeleri gerektiğini düşünüyorum. 😊


''Bir adet Kuzey Karaarslan alabiliyor muyuz?'' 😍


Pinterest shareGoogle Plus share

S*ktir Et Aşkı || YORUM



''Sürekli mutlu olamayacağınız için üzülmeyin. Bu hızlı bir şekilde enkaz gibi hissetmenize neden olacaktır. Eğer hayatlarımız kitap olsaydı, mutlu olduğumuz anlar sadece noktalama işaretleri olurdu.''


S*ktir Et Aşkı; İLİK'ten daha çok sevdiğim bir kitap oldu. İLİK'i bitirmem iki, üç günümü almış olsada S*ktir Et Aşkı dört, beş saat içerisinde bitti. Buradan ne kadar akıcı olduğunu ve kendini okuttuğu, okuyucuyu içine çektiğini söyleyebilirim. 

Karakterler biraz sorunluydu. Della karakterini sevmedim. Kit ve Helena karakterlerinin de sevmediğim yönleri olmadı değil ama onları ayrı olarak düşünmek bile istemediğimi fark ettim.
Yazarın kitabın sonlarında Muslim karakterini harcadığı bir gerçek. 😁 Bir an neler oluyor dediğim oldu. Yani Kit'ten başkasını düşünemiyorum ben Helena için. Hep Kit. 😍

Helena, en yakın arkadaşı Della'nın sevgilisi Kit'e aşık. Helena da Neil ile sevgili. Kit ise Helena'yı seviyor. Karmaşık bir ilişki söz konusu.. Kit'i bazı kısımlarda hiç anlayamadım. Madem seviyorsun neden hala Della'nın yanındasın? Helena'nın aşkı için katlandığı şeyler çok ağırdı be..😢 

Tamam ona da kızdığım sahneler oldu. Yani iki tarafta birbirini bu kadar çok seviyorken savaşmak yerine neden kaçmayı seçtiler anlayamıyorum.. Neyse en sonunda her şey tatlıya bağlandı en azından. 😁

Sonunu bayağı merak ediyordum. Çünkü olay içinde olaylar dönüyordu ve nasıl sonuçlanacağını merak etmemek elde değil. Sonlara doğru yazar son dakika golü atacak gibi göründü bir ara gözüme ama neyse ki düşündüğüm şeyler olmadı. 😊

Yazar bence bu türde daha başarılı. Okurken sanki sayfalar su gibi akıp gitti. Sıkmadı. Çevirisi de güzeldi İLİK'e göre bence.. Karakterlerin sevmediğim yönleri olsa da genel olarak kitabı sevdim. Hala şehir dışında olduğum için diğer kitapları yanımda yok. Ama döndüğümde okumak için onları öne çekmeyi düşünüyorum. Ve son olarak tavsiyemdir. 👍
Pinterest shareGoogle Plus share

İLİK || YORUM



İlik bitti ve diyebileceğim tek şey 'vay canına!' Kitabın başlarında sıkıldığımı itiraf etmem gerek. Hatta yarım bırakmayı bile düşündüm. Ama sonra devam etmeye karar verdim. Kitap bir süre benim için 'bitse de gitsek' modada idi.. Bu türe pek yakın değilim o yüzden okumakta zorlandığım oldu. Ama ilerleyen sayfalarda kitap akmaya başladı. Tarryn Fisher'ın kalemi ile ilk defa tanışıyorum ve bu benim için yeni bir deneyim oldu. Neden bu kadar geç okudum bilmiyorum ama diğer kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum.
Olaylar Margo etrafında dönüyor. Onun ağzından okuyoruz hikayeyi. Dediğim gibi başlarda sıkıldığım kısımlar oldu ama sonradan beni çok şaşırtan gerçeklerle karşı karşıya kaldım. Judah konusunda hala şüphelerim var. Benim için tam bir muamma.. 😑

Çeviriden midir yoksa yazarın anlatımından mısır bilmiyorum redaksiyonel yönde hatalar vardı. Okurken kitaba yoğunlaşmamı zotlaştırdı diyebilirim. Şimdiki zamanla anlatılıyor ve ben bu zamanla anlatılmış kitapları pek sevemiyorum. Ama yinede bir yerden sonra kurgunun içine girince o kadar göze batmıyor bu durum. Sadece belirtmek istedim. 

Kapak resmi ise beni benden alıyor. Sizce de çok yaratıcı değil mi? 😍 Yazarın kendine has bir tarzı var ve farkında olmadan sizi kendisine hayran bırakıyor. Kurgusu zekice düşünülmüş ve işlenmiş. Tarryn Fisher'dan da farklı bir şey beklenmezdi. Beğenmediğim yönleri olduğu kadar beğendiğim yönleri de oldu. Beğendiğim yönleri daha ön planda. Beni şaşırtmakla kalmadı afallattı. Bu da bir adım önde olmasını sağlıyor. Daha fazla uzatmak istemiyorum. Yazarı seviyorsanız ve henüz bu kitabını okumadıysanız en kısa süre de temin edip okumanızı öneririm. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

Mekanik Aşk || YORUM



✴ Kuzey Masalı'nın ardından macera kaldığı yerden devam ediyor. Alex'in bir kadın tarafından nasıl dize getirildiğini okumak eğlenceliydi. Onu kıvranırken görmek ve ettiği yeminlerin tek tek bozulduğunu görmek güzeldi. Alex'in kıvranan hallerinden ayrı bir zevk aldım. Julie de az değil hani.. Çektirdi çocuğa. Birbirlerini kışkırtmaları tam seyirlikti. 😊 Kitabın sonunda ise insanın yüzünde aptal bir sırıtış beliriyor. Kitabın iç tasarımını çok sevdiğimi söylemeden geçemeyeceğim. 😍 Son olarak Kuzey Masalı'nı okuyup sevdiyseniz ve eğlenceli bir kitap arıyorsanız Mekanik Aşk'a bir şans verebilirsiniz.. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

Kan ve Tuz || YORUM


✴ Kitap için fazla bir beklentim yoktu açıkçası ve kitap beni şaşırttı. Kitaptaki aşk üçgenini sevmedim. Yani o kadar olay oluyor ama Ash'ın aşkı düşünmesi saçma geldi bana. Bazı yerlerde çok saçma davranışlarda bulundu. Ash ve Dane'in arasında duygu eksikliği vardı bana göre. Carter, tatlı bir karakterdi. 😍 Kitap boyunca Ash'a sadık kaldı. Beth ve Rhys ikilisini sevdim. Bence çok tatlılardı. Kitabın kurgusu ve konusunun oldukça ilgi çekici olduğunu söyleyebilirim. Ben öyle düşünüyorum en azından. Yazarın anlatımından mıdır yoksa çeviriden midir bilmiyorum ama kitap çok akıcıydı. Normalde bu tarz kitaplar pek okumam ama bana bile sevdirdi bu türü. Kitabın korkutucu ve ürkütücü yönleri olacağını düşünmüştüm ama düşündüğüm gibi olmadı. Kitabı okurken korktuğum yada ürktüğüm söylenemez. Sıkıldığım kısımlar olmadı. Bir yandan kitabı bitirmek istiyor, bir yandan da bitmesini istemiyordum. Kitabı okurken kafası karışmış bir halde bilinmezliğe doğru sürükleniyordum sanki. Kitabın tasarımı, anlatımı, konusu, kurgusu, çevirisiyle kitap bana kendini sevdirdi. Son olarak okumayanların bir şans vermeleri gerektiğini düşünüyorum. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

Kızıl Ateş || YORUM


Kitapla ilgili düşüncelerime nereden başlasam bilemiyorum. Kitabın büyük çoğunluğunda sıkıldım. Kitap boyunca keyif aldığım kısım toplasak 20-30 sayfa eder. 

Kurguyu beğenmedim. Yazar yazamamış, tam oturmamış gibiydi bana göre. Eksikleri vardı. 

Karakterler arasındaki diyaloglar sıkıcıydı. Kitapta bir hareket yoktu. Sonlara doğru bir hareket kazanıyordu ama o da yeterli değildi. 

Karakterlerin bir numarası yoktu. Daha doğrusu karakterlere gıcık oldum. Çılgın Rogan'ı sevip sevmediğim konusunda kararsızım. 

Nevada'nın evinin önüne düzinelerce karanfil dizmesi çok tatlıydı. Ama onun dışında ukala herifin tekiydi. Yazarın anlatımından mıdır yoksa çeviriden midir bilmiyorum ama okurken sıkıldım. 'Bitse de gitsek' modunda okudum kitabı. 

Redaksiyonel yönden de gözüme batan detaylar vardı. Noktalama işareti deyip geçilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Sonra ''Adam'' ismini ''adam'' diye okurken buluyoruz kendimizi. Bu durum rahatsız etti beni. 

Kitapla ilgili beğendiğim kısımlar kapak tasarımı ve yukarıda da bahsettiğim 20-30 sayfa. 

Kapak tasarımını orijinal kapaktan daha çok beğendim. 😍 

Onun dışında beklentilerimi karşılayan bir kitap olmadı.
Pinterest shareGoogle Plus share

Sonsuzluğun Kıyısında || YORUM


Sonsuzluğun Kıyısında biteli çok oluyor ama ben yeni girebiliyorum yorumunu. Öncelikle kitap ilk kitap kadar tatmin etmedi beni. Pek şaşırtıcı olaylar olmadı. 

Karakterlerin ilk kitapta yaptığı seyahatlerde aldığım zevki bu kitapta alamadım. Sanki zorlama gibiydi her şey. Yazılmak için yazılmış gibiydi. Tek kitapla kalabilirmiş aslında.. 

Camryn ve Andrew'u bu kitapta nasıl desem yaşlı olarak hayal edemedim. Kitabın son bölümleri aceleye gelmiş gibiydi.

Birden 15 yıl gibi bir zaman atlaması olunca insan ''ne oluyoruz, yahu!'' diye düşünüyor. Çok hızlı gelişti her şey.. 

Bilemiyorum, ya. İlk kitap kadar keyif alamadım okurken.. Yazarın Sarai kitabını daha çok sevmiştim. 

Bence yazar o türde daha başarılı. Sonuç olarak yazarı ve kalemini seviyorum. O yüzden yeni kitaplarını merakla bekliyorum.

Son olarak kitap beni tatmin etmemiş olabilir ama belki siz sevebilirsiniz. Bu beklentinize göre değişir diyor, renkler ve zevkler meselesi diyerek konuyu kapatıyorum.. 

Yeni yorumlarda görüşmek dileğiyle.. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

Hiçliğin Kıyısında || YORUM


Hiçliğin Kıyısında'yı okundu ve bitti. Bu kitabı okumayan bir tek ben kalmıştım sanırım. 😁 

Okuyanların çoğunluğu kitabı beğenmiş bulunmakta. Haliyle büyük bir beklenti içine giriyor insan. Kitabı beğendim mi? Evet. 

Ama sıkıldığım yerler de oldu. Yatak muhabbetleri kitabın amacının dışına çıkmıştı sanki.. Tabi bu ne beklediğinize göre değişir. 

Andrew Parrish çok tatlı bir adam. 💜 Kitapla ilgili en sevdiğim kısım Orfeus ve Eurydike sahnesi. 😍 

Yazarla Katiller Çetesi Sarai kitabıyla tanışmıştım ve beni kendisine çekti. Takip edeceğim yazarlar arasına girdi. 

Yazarın akıcı ve kendini okutan bir dili var. Kitabı genel olarak sevdim ama benim için her şey tek kitap ile bitti. 

Ama tabi ki Sonsuzluğun Kıyısında'yı okuyacağım. Hiçliğin Kıyısında tavsiyemdir. 👍
Pinterest shareGoogle Plus share

Çılgın Aşk || YORUM



Çılgın Aşk beklentilerimi karşılamayan bir kitap oldu. Olaylar çok hızlı gelişti. Geçişler hızlıydı. Tahmin edilebilir bir kitaptı. 

Beni şaşırtan pek bir şey olmadı. Karakterler beklediğim gibi değildi. Bir mafya adamı gibi değillerdi. O izlenimi bırakmadılar üzerimde. 

Kitapta aklımda kalan şeylerden biri -belki de tek şey- Demir'in Ecrin'e anonim olarak papatya göndermesiydi. Orada çok tatlı buldum. 

Onun dışında beni pek tatmin etmedi. Tabi bu bakış açısına göre ve ne beklediğinize göre değişebilir. 

Eğer beklentinizi yüksek tutmazsanız okuyabilir, sevebilirsiniz. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

KGBT: 33. TUR || Katiller Çetesi; Izabel || YORUM


Bu seriyi çok seviyorum. 😍 Hem de her şeyiyle.. 💕 Yazarın anlatımı, kurguladığı dünya, karakterleri, olayları işleyiş şekli.. Her şeyiyle beni kendine bağlayan bir seri. 

Bence yazarın türü bu ve bu türe daha fazla yönelmeli, bu tarz da yazmaya devam etmeli diye düşünüyorum. Ve yazar her kitabında çıtayı bir tık daha yükseltiyor bence. 😊 

En sevdiğim karakter Victor tabii. 💕 Bir çoğunun benimle aynı fikirde olduğunu biliyorum. 😊 Kitap boyunca Sarai ve Victor dışında herkesten şüphelendim. 

Bir ara Victor'dan da şüphelenmedim değil. Kitabın sonunda yaptığı şeye kızsam da anlayabiliyorum ya. Sonuçta yaşanan şeyler öyle kolay kaldırılabilir şeyler değil. 


Sarai de tam bir psikopat. 😁 Ama seviyorum kendisini ki yaşadıklarını göz önüne alırsak böyle olması normal. Hak veriyorum yani. 

Üçüncü kitap Fredrik'in hikayesi ve ben okumak için sabırsızlanıyorum. 

Ya, kitabı o kadar sevdim ki herkese öneriyorum. 😍 
Okuyun, okutun! 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

KGBT: 32. TUR || Şeytan'ın Rüya Kapanı || YORUM



Şeytan'ın Stajyeri'nden sonra Şeytan'ın Rüya Kapanı ile macera kaldığı yerden devam ediyor. 

Cehennemden Şeytanın Rüya Kapanı çalındığı için Septimus tarafından Şeytan Takımı kendilerini bir görevin içinde buluyorlar. 

Şeytan Takımı; Mitchell, Alfarin, Elinor ve Medusa'dan oluşuyor. Tabi Melek Takımını da unutmamak gerek. 😝 Bence yazar onlar içinde ayrı bir kitap yazabilir diye düşünüyorum. 😊 Her neyse.. 😜 

Dönüştürücü sayesinde zamanda yolculuk yapıyorlar ve Rüya Kapanı'nın peşine düşüyorlar. Rüya Kapanı'nın bir cihaz, bir alet olduğunu düşünmüştüm ama meğersem bir çocukmuş. Evet Rüya Kapanı bir çocuk. 👶 

Yazarın sağlam bir kurgu oluşturduğunu düşünüyorum. Zaman Yolculuğu en sevdiğim konulardan biri ve bu seri de de en sevdiğim şeylerden biri. Septimus'a karşı ayrı bir sempati besliyorum. Ama sanki her an bir pislik yapacakmış gibi bir his oluşmadı içinde dersem yalan olur. 

Kitapta kurtlar da karşımıza çıkıyor. 🐺 Ve bu en sevdiğim kısımlardan ikincisi. Kurtlara karşı zaafım var. O yüzden nerede görsem ilgimi çekiyor bu durum. 😊 

Kitapta Dante'nin İlahi Komedyasına göndermelerde var. Bu da kitapta sevdiğim etkenlerden biri. Cehennemin her bir katmanını bir kurt'un temsil etmesini çok güzel düşünmüş yazar. 

Kapak tasarımı ise beni benden alıyor. Çok güzel değil mi? 😊 Üçüncü kitapta Alfarin, son kitapta Elinor'un hikayesi anlatılacak. 

Ben en çok Alfarin'in hikayesini merak ediyorum. Çünkü o bir Viking! 💪 

Sıkıldığım yerler olmadı değil ama genel olarak baktığımda kitabı sevdim. Okumayanların bir şans vermeleri gerektiğini düşünüyorum. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

SENİNİM || YORUM


Seninim bitti. Öncelikle şunu söylemeliyim ki kitap çok akıcıydı ve kısa bir süre içinde bitti. Ve kitabı sevdim. 

Bana Grinin Elli Tonu'nu hatırlatmış olsa da ondan daha güzeldi, ondan daha çok sevdim. Yazarın kalemini sevdim. 

Kitapta sadece yatak muhabbeti yoktu ve en sevdiğim kısmı buydu. Yani karakterler ve kurgu sığ değildi. Tek dertleri 'o işi' yapmak değildi yani. 😁 

Karakterler birlikte bir çok şey yapıp bir sürü anı biriktirdiler. Karakterlerin ailelerine olan bağları çok güzeldi. 

Roderick baskıcı ve sahiplenici bir karakter olmasının dışında romantik bir karakterdi. 😍 

Sonlara doğru karakterlerin birbirlerine yalan söyleyip işi yokuşa sürmeleri beni biraz gıcık etti ama onun dışında kitabı sevdim. 

Her yaşa hitap etmeyen bir kitap o yüzden okuyacak olanlara ufak bir uyarıda bulunayım dedim.. 😊

Pinterest shareGoogle Plus share
BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI